Su Kirliliği
Öyle büyülü bir güzelliktir ki; mutluluğumuzu paylaştığımızda sonsuz coşkusuyla bizleri selamlarken acılarımızı paylaştığımızda bizimle durulur, bizimle hüzünlenir…
Peki, bizleri böylesine sarıp sarmalayan denizlerimizi neden üzüyoruz?

Su; tahminlerimizin de ötesinde hassas bir bileşiktir. Çevresindeki renkten, kokudan, sesten ve hatta sözün anlamından dahi etkilendiğine dair birçok araştırma yapılmıştır.
Bu sebeple su kirliliğinin sadece göz zevkimizi kaçırmanın yanı sıra ciddi sonuçlara sebebiyet verebilen riskler içerdiğini ifade edebiliriz.
Bu konuya eğilip su kirliliği üzerine bir araştırma yaptık.
Temel olarak su kirliliği; patojenler, kimyasallar ve fiziksel kirleticiler olarak 3 kategoride ele alınıyor.
Patojenler; doğrudan hastalık sebebi olarak gösterilmese de insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere sebep olabilen her türlü organizma ve maddelerdir. Doğru arıtılmayan lağım suları veya altyapı yetersizlikleri gibi sorunlar yaşanan bölgelerdeki su havzalarında yüksek oranda patojen tespit edilebiliyor. Özellikle gelişmişlik düzeyi düşük olan coğrafyalarda bu suların kullanılmasıyla birlikte hastalık yayılımı artıyor.
Kimyasallar; 2’ye ayrılıyor, organik ve inorganik kimyasal kirleticiler.
Organik su kirleticileri; deterjanlar, böcek ve bitki ilaçları, yakıtlar, hijyen atıkları, kozmetik atıklar
İnorganik su kirleticileri; kimyasal fabrika atıkları, amonyak, azot ve fosfor içeren gübreler, ağır metaller
Fiziksel Kirleticiler; kağıt, plastik, gıda, elektronik eşyalar, giyim eşyaları, gemi batıkları örnek olarak verilebilir, yani gözle görülen maddelerin su havzalarına karışması diyebiliriz.
Denizlerde en çok karşılaşılan atıkların doğada yok olma süresini tahmin etmek ister misiniz?


Birleşmiş Milletler bünyesinde kurulan Deniz Kirliliğinin Bilimsel Boyutları Müşterek Uzmanlar Grubu (GESAMP), okyanus ve deniz kirliliğinin yaklaşık yüzde 80'inin insan kaynaklı olduğunu ve bunun yüzde 60 ila 95'ini plastik atıkların oluşturduğunu belirtiyor.
Yine Birleşmiş Milletler bünyesinde faaliyet gösteren Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün yayınladığı rapora göre, dünya denizlerinde bulunan atık miktarı yaklaşık olarak 150 milyon ton. Her sene de yaklaşık 8–10 milyon ton atık denizlere karışıyor. Bu atığın yüzde 70’i denizin dibine çöküyor, yüzde 15’i kıyıya vuruyor ve geriye kalan yüzde 15’i de denizin üzerinde yüzüyor.
Kirleticilerin Yolculuğu
Çoğu su kirleticileri, akarsular aracılığı ile denizlere ve okyanuslara taşınıyor. Yaşanan girdaplar sonucunda fiziksel kirletici dediğimiz çöpler belli bir alanda toplanıyor.
Bir çöpün sürüklenerek ne kadar yol alabileceğini ortaya koyan en bilindik örnek, ‘oyuncak ördek olayı’ olarak bilinen gemi kazasıdır. 1992 yılında Büyük Okyanus’ta yaşanan bir kaza sonucu konteyner gemisinden saçılan 28 bin plastik oyuncak, yıllar boyu okyanus yüzeyi akıntıları ile taşınarak dünyanın çeşitli yerlerinde ortaya çıkıyor. Haritada bu ördeklerin yıllar içindeki yolculuğunu görebilirsiniz.

Su kirliliği ile ilgili etkileyici ve çarpıcı görüntülere sahip bir belgesel önerelim; “Plastik Okyanus (A Plastic Ocean)”. Bir belgesel yapımcısının okyanusları görüntülemek için yola çıkıp bu mavi dünyanın plastik atıklarla dolu olduğunu fark etmesiyle birlikte değişim yaratma çabasını konu alıyor. İzlediğinizde siz de hayatınızdaki bazı alışkanlıklarınızı gözden geçirmek isteyebilirsiniz.
Hepimiz bu konudaki bilinç düzeyimizi arttırarak kişisel çabalarımızla su kirliliğinin önüne geçmek için harika bir değişim başlatabiliriz.
- Öncelikle elbette deniz, göl, nehir, tüm su havzalarımızı temiz tutalım, çöplerimizi atmayalım.
- Ailece veya arkadaşlarla sahil/deniz temizliği günleri düzenleyelim. Biz Ginkgo olarak düzenlediğimiz etkinliklerimizde inanın çok eğleniyoruz, gün sonunda doğamıza verdiğimiz desteğin bilincine varmak ise en büyük mutluluk.
- Kişisel bakım ve hijyen ürünlerimizi doğa dostu özellikli seçelim.
- Atık yağlarımızı ev giderlerimizden dökmeyelim, bir şişeye boşaltarak atık yağ toplayan belediyelerimize teslim edelim.
- Son kullanım tarihi geçmiş ilaçlarımızı çöpe veya giderlere atmak yerine sağlık kuruluşlarına verelim.
Ertelemeden bir adım atalım ki masmavi denizlerimiz bize tüm cömertliğiyle güzellikler sunmaya devam edebilsin.

Havanın temizlenmesine en büyük katkıyı sağlayan denizlerimizde durum bu şekilde, önümüzdeki hafta yayınlayacağımız hava kirliliği ile ilgili yazımızı da mutlaka okumanızı tavsiye ederiz.
Kaynakça
https://tr.wikipedia.org/wiki/Su_kirlili%C4%9Fi
https://tr.wikipedia.org/wiki/Oyuncak_%C3%B6rdek_olay%C4%B1
https://www.cevremuhendisligi.org/index.php/cevre-aktuel/atiklarin-dogada-yok-olma-sureleri
https://www.yerkureyesaygi.org/yerkureye-saygi/9YpVlB0lqRn/su-kirliligini-onlemenin-yollari-nelerdir
https://www.turmepa.org.tr/getmedia/18c6b230-acd3-49c8-b1f4-0547794f83d2/DT-42.pdf?ext=.pdf